Olayların Çok Boyutluluğu Nedir?
Bazen, bir olayın ne kadar basit ve tek bir noktadan görüldüğünü düşünürsün. Her şey bir düzende gerçekleşir, bir öncesi ve bir sonrası vardır. Ama bir gün, o düzene saplanmış gibi hissedersin. O an ne kadar büyük bir hata yapıldığını, her şeyin birden fazla yönü olduğunu fark ettiğinde, dünyan bir anda değişir. Kayseri’nin sabahın ilk ışıklarıyla bile belli belirsiz kararmış sokaklarında bu soruyu kendi içimde defalarca sordum: “Olayların çok boyutluluğu nedir?” Bu sorunun yanıtı, bana sadece bir olayı değil, tüm hayatımı farklı bir açıdan görmemi sağladı.
Bir Kayıp, Bir Keşif
Bir hafta önce, sabah kahvemi içerken telefonumdan gelen mesajı okudum. Eski bir arkadaşım, yıllar önce ayrıldığım bir insan, aniden tekrar hayatıma girmişti. “Merhaba, nasıl oldun?” diye yazmıştı. Yüzümde hafif bir gülümseme belirdi, ama içimde bir şeyler garipti. İlişkimizin geçmişi, bana hep karmaşık duygular bırakmıştı. Hala bazı şeyleri kabullenemediğimi fark ettim. O an, olayları sadece tek bir yönüyle görüyordum. Ama bir yandan da, her şeyin çok boyutlu olabileceğini düşünmeye başladım.
Geçmişi düşündüm. Ne kadar hayal kırıklığına uğramıştım, ama bir o kadar da hala bir şeyler bekliyordum. Belki de bu, olayların çok boyutlu olmasının başlangıcıydı. Geçmişteki kırgınlıklar, şimdiki anın bir parçasıydı. Ama belki de aslında her şey farklıydı; belki de geçmişin hayal kırıklıkları, şu anda yaşadığım bir olayı daha farklı bir açıdan değerlendirmemi sağlıyordu.
Anıların Işığında
İlk başta, mesajı yanıtlamak istemedim. Ama sonra düşündüm: Neden bu kadar temkinliyim? Olaylar neden bu kadar tek yönlü görünüyor? Belki de geçmişteki tüm o kırgınlıklar, beni bu kadar sert yapmıştı. Ama bir dakika… Bu kişiyle paylaştığım güzel anılar da vardı. Her şeyin tek bir bakış açısıyla değerlendirilemeyecek kadar karmaşık olduğunu fark ettim. Olayların çok boyutluluğu işte tam olarak bu! Bir insan, bir ilişki, bir olay sadece kırgınlıklarla hatırlanmaz. Aynı zamanda güzel anlarla da anılabilir.
Belki de hayatımda daha önce hiç fark etmediğim bir şey vardı: Hangi açıdan bakarsan bak, hayatın her olayı, her durum, çok daha derin ve farklı bir şekilde görülmeye değerdi. O eski arkadaşımın mesajı, bana bu farklı bakış açısını hatırlattı. Bu mesaj, sadece bir “merhaba” değildi, geçmişimle barışmak, ona farklı bir gözle bakmak için bir fırsattı.
Duyguların Yansıması
O gün, Kayseri sokaklarında yürürken, yaşadığım bu karışık duyguları düşündüm. Her şeyin birbirine bağlı olduğunu fark ettim. Bir olayın çok boyutlu olmasının, her şeyin tek bir şekilde algılanmaması gerektiğinin farkına vardım. Birinin geçmişte yaptığı hatalar, bugünün bir parçasıydı ama bu, o kişinin tüm kimliğini ve değerini tek başına tanımlayamazdı. Her insan birden fazla yüzüyle var olur. Tıpkı bir olayın, birçok farklı şekilde algılanabilmesi gibi.
Bazen yaşadığım duygular, içimde bir kıvılcım gibi yanmaya başlar ve ben o duyguları anlamaya çalışırken, sadece bir yönüyle olayları değerlendirmem gerektiğini hissederim. Ne kadar karmaşık olsa da, duyguların, olayların farklı boyutlarını görmek gerekir. Mesela, bir kaybın ardında belki de bir kazanım yatıyordur. Ya da bir yanlış anlaşılma, bir dostluğu daha güçlü kılmak için bir fırsata dönüşebilir. Geçmişte yaşadığım bir hayal kırıklığı, bugün bana daha fazla cesaret verebilir.
İleriye Bakış
O günün akşamı, olayların çok boyutluluğunu düşünerek, eski arkadaşıma cevap yazdım. “Nasılsın?” diye sordum, ama bu soruyu sadece bir cevaba ulaşmak için sormuyordum. Aynı zamanda kendime de bir soru sormaya başladım: “Olaylar ne kadar karmaşık olsa da, her birinin kendi içindeki çok yönlü doğasını kabul edebilir miyim?” Belki de hayat, her anımızı sadece tek bir şekilde değerlendirmek yerine, farklı yönlerden bakmayı gerektiriyordur. Bazen hayal kırıklıkları, bazen de umutlar, her şeyin birbiriyle ilişkili olduğu bir dünyada, birbirinden farklı boyutlara sahip.
Ve belki de yaşamın en güzel yanı, her anı yeni bir açıdan keşfetme fırsatını sunmasıydı. Şu anda bile, yaşadığım her olayda, her insanla kurduğum her ilişkide bu çok boyutluluğu hissediyorum. Hangi açıdan bakarsak bakalım, her şey farklı bir anlam taşıyor.
Sonuç
Olayların çok boyutluluğu, bana her şeyin tek bir şekilde algılanamayacağını öğretti. Geçmişin anılarına bakarken, sadece kırgınlıkları değil, aynı zamanda o anıların içindeki güzellikleri de görmek gerekiyor. Hayat, bazen kayıplar, bazen kazançlarla şekillense de, her anı çok daha derinlemesine değerlendirmek, bize her zaman daha fazla anlam katacak. Olayları farklı açılardan görmek, onların karmaşıklığını kabullenmek, belki de yaşamın en değerli öğretisiydi.